İnsan Becerilerine Gereksinim Artıyor
İnsan Becerilerine Gereksinim Artıyor
Microsoft’un fark yaratan eğitimcileri bir araya getirdiği Microsoft Education Exchange Konferansı, 2-4 Nisan tarihleri arasında Paris’te yapıldı. Farklı ülkelerden 400 eğitimcinin katıldığı konferansta Microsoft’un üst düzey yöneticileri de iş dünyasının ihtiyaçları ve eğitim sistemi hakkında bilgiler verdiler.
Hürriyet’ten Burcu Özçelik Sözer’in haberine göre; tüm yöneticilerin ve eğitimcilerin ortak düşüncesi, yapay zekânın önemi kadar insan becerilerinin de öneminin giderek artacağı yönünde.
Microsoft Eğitim Başkan Yardımcısı Anthony Salcito, “Daha çok teknoloji araçlarına sahibiz ama dünyanın daha çok insan becerilerine ihtiyacı var. Eleştirel düşünme, işbirliği, beraber çalışma, yaratıcılık, problem çözme becerisi… Bunlar öğrencilere vermemiz gereken beceriler çünkü dünyanın bu becerilere olan ihtiyacı giderek artıyor. Öğretmenlerin rolleri her zamankinden daha kritik, çünkü geleceğin işyerleri değişiyor” diyor.
Microsoft’un bu konuda iki yeni araştırması var. Biri “2030’un Sınıfı” araştırması… Diğeri de “Yapay zekâ çağında duygusallık ve bilişsellik” araştırması.
Bugün anaokulu çağında olan çocukların işte ve hayatta başarı için nasıl hazırlanması gerektiğini daha iyi anlamak amacıyla Microsoft ve McKinsey’nin yaptığı “2030’un Sınıfı” araştırmasına 2 binden fazla öğrenci ve 2 binden fazla öğretmen katıldı, ayrıca 70’den fazla uzman dinlendi ve 150’den fazla bulgu analiz edildi. Araştırmaya göre;- İşverenlerin sadece %42’si yeni mezunların iş hayatına layıkıyla hazırlandığını düşünüyor.- Gelişen endüstrilerde işlerin %30-40’ı problem çözme, kritik düşünme ve yaratıcılık gibi sosyal beceriler gerektirecek.- Kişiselleştirilmiş eğitim öğrencilerin %70’inin daha çok başarılı olmasına yardımcı oluyor.- Öğretmenlerin %51’i öğrencileriyle güçlü ilişkiler kurduklarını söylerken, öğrencilerin sadece %34’ü öğretmenleriyle aynı fikirde.
Konferans öncesi bir sunum yapan Microsoft Eğitim Lideri Mark Sparvell, “Hızla gelişen meslekler, problem çözme, kritik düşünme, yaratıcılık gibi alanlarda oldukça yüksek bilişsel yetkinlikler talep edecek ve gelişmekte olan işlerin %30-40’ında sosyal ve duygusal beceriler çok değerli olacak. Araştırmaya göre işverenlerin %58’i yeni mezunların bugünün iş hayatına layıkıyla hazırlanmadıklarını söyleyerek, özellikle sosyal-duygusal beceriler alanındaki açığa dikkat çekiyorlar” diyor.
ÖĞRENCİLERİN DE ÖNCELİĞİ- Araştırmanın öğrenci ve öğretmen ayağına bakıldığında, öğrencilerin %50’si sosyal ve duygusal becerileri en öncelikli ilk 5 sıraya koyarken, öğretmenlerin ise sadece %30’u öğrencilerle aynı fikirde.- Öğretmenlerin %60’ı sosyal ve duygusal beceriler konusunda yapıcı geribildirimde bulunduklarını düşünürken, öğrencilerin sadece %30-40’ı öğretmenleriyle aynı fikirde.- Öğrencilerin %50’si ilk beş yetkinliğin arasına 2 sosyal ve duygusal beceri yerleştiriyor. Öz yönetim, sorumlu karar verme ve ilişkiler, ilk 3’te yer alıyor.
Gerçekte, sosyal ve duygusal yetkinlikler öğrencilerin akademik başarısında, ev-çevre faktörü ve demografiye nazaran, iki kat daha etkili.
Mark Spravell, “2030’un Sınıfı’na baktığımızda, belki de çalışanların şimdiye kadar gördüğü en insan merkezli jenerasyon olacak. Otomasyon rutin ve tekrar eden işleri alırken, yeni işlerde bu insan becerileri ilk sırada olacak” diyor.
2022 YETKİNLİKLERİ
Dünya Ekonomik Forumu da “İşin Geleceği 2018” raporunda 2022 itibariyle tüm dünyada toplam 133 milyon yeni iş fırsatı doğarken 75 milyon pozisyon yok olacağını açıklamış ve çalışanların 2022 itibariyle sahip olmaları beklenen yetkinlikleri şöyle sıralamıştı:- analitik düşünce ve inovasyon,- aktif öğrenme ve öğrenme stratejileri,- yaratıcılık,- teknoloji tasarımı ve programlama,- eleştirel düşünce ve analiz,- liderlik ve sosyal etkinlik.
POZİTİF DUYGULAR BAŞARI İÇİN KRİTİK
2030’un Sınıfı araştırmasında ortaya çıkan en önemli iki unsur, sosyal duygusal yetkinlikler ve kişiselleştirilmiş öğrenme. Geleceğin öğrenme şekli öğrenciyi merkeze alan, sosyal, kişiselleştirilmiş ve teknoloji tarafından desteklenmiş öğrenme şekli olacak.
Öğretmenler, öğrencileri için daha çok duygusal ve sosyal öğrenim aktiviteleri ve kişiselleştirilmiş öğretim istiyorlar ama bu hedefe ulaşmak için önlerinde zaman kısalığı, rekabet önceliği ve uygun araçlara erişim zorluğu gibi bariyerler olduğunu söylüyorlar.
Araştırmalara göre arttırılmış gerçeklik, yapay zekâ ve analitik, işbirlikçi platformlar, kişiselleştirilmiş öğrenme ve sosyal-duygusal becerilerin gelişimine katkıda bulunuyor.
Microsoft ve The Economist Intelligence Birimi tarafından 15 ülkede 760 eğitimciyle yapılan “Yapay zekâ çağında duygusallık ve bilişsellik” araştırmasına göre de öğretmenler, eğitimde esenliğin rolünün farkında.
Araştırmaya göre;- Eğitimcilerin %80’i, akademik başarı için esenliğin kritik olduğuna inanıyor.- %70’i esenliğin öğrencilerin kariyerleri açısından önemli olduğuna dikkat çekiyor.- Eğitmenlerin %80’i pozitif duyguların akademik başarı için kritik olduğunu söylüyor.- %80’i esenliğin iletişim becerileri geliştirmede çok önemli olduğunu söylüyor.
Araştırmada şu noktaya dikkat çekiliyor: “Yapay zekâ iş piyasasını baştan sona değiştirirken, yaratıcılık, empati gibi insan yetkinlikleri çok daha değerli hale gelecek. Eğitimciler de esenlik ve mutluluk getirecek bu yetenekleri geliştirmek konusunda anahtar role sahipler.”
TÜRK ÖĞRETMENE KAPSAYICILIK ÖDÜLÜ
Microsoft’un bu yıl 5.’sini Paris’te düzenlediği Education Exchange (E2) konferansında, dünyanın dört bir yanından 400 eğitimci, sınıf eğitimlerinde uyguladıkları yaratıcı ve geliştirici fikirlerini paylaşıp birbirlerinden ilham aldılar. Ayrıca konferans kapsamında 400 eğitimci takımlara bölünüp projeler gerçekleştirdiler.
Education Exchange’de toplamda 5 takım ödüle layık görüldü. Ödüle layık görülen takımlardan birinde bir Türk eğitimci de yer aldı. Enka Okulları Teknoloji Tarihi Proje Koordinatörü, Fen Bilgisi Öğretmeni Uğur Sarıçam (26); Kapsayıcılık ve Dahiliyet kategorisinde ödül aldı. Sarıçam, Minecraft’ı kullanarak yarattığı STEM projesiyle Türkiye’den 300 eğitimci arasından E2’ya katılma şansı yakaladı. Sarıçam, “E2’ya yüksek lisans projemi ve ders programlarımı sunarak geldim. Minecraft’ı kullanarak STEM projesi yapmaya çalıştım. 16 hafta boyunca öğrenciler hazırladığım dört tane ders planını uyguladılar, hepsi Minecraft’ın içinde oyun oluşturuyorlardı. Örneğin bir tanesinde Minecraft’taki sürtünme kuvvetini hesaplayarak yapay zekâ ile çalışan bir kargo sistemi geliştireceklerdi. Disiplinlerarası bir eğitim çıktı ortaya. Bu programı 6. sınıflara uyguladım ve sonunda öğrencilerin bilimsel yaratıcılıklarının geliştiğini gördüm” dedi.
AKVARYUMLU OKULU ÖRNEK GÖSTERİYOR
Microsoft’un eğitim ekibini yöneten ve yılda 40’dan fazla ülkeyi ziyaret eden Anthony Salcito, basın toplantısında en iyi okulların, sınıfın adından tutun her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşündüğünü söylüyor ve şu örnekleri veriyor: “Örneğin bir sınıfa, bir odaya başarılı bir bilim kadınının adını vermek öğrencilerde merak uyandırıyor, ilham yaratıyor. Hiç unutmadığım, hep paylaştığım bir örnek var. Türkiye’de bir okulu ziyaret etmiştim, okulun tuvaletinde bir akvaryum vardı. Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. Okul yöneticisine neden buraya akvaryum koydunuz diye sorduğumda, çocuklara su tasarrufunun önemini anlatmaya çalışıyoruz dedi. Gerçekten de işe yaramış çocuklar hızlıca ellerini yıkayıp suyu kapatıyorlar, boşa akıtmıyorlar.”
Haber: Burcu Özçelik Sözer
Kaynak:Hürriyet