Yakında İşinizi Bir Robota Kaptırabilirsiniz
Yakında İşinizi Bir Robota Kaptırabilirsiniz
ABD’li blogger ve köşe yazarı Kevin Drum, bağımsız haber kaynağı Mother Jones’ta yayımlanan “You Will Lose Your Job to a Robot – and Sooner Than You Think” (İşinizi Sandığınızdan Daha Yakında Bir Robota Kaybedeceksiniz) başlıklı makalesinde şu ifadelere yer verdi:
Bu hikâyenin konusunu doğrudan anlatmak istiyorum: Önümüzdeki 40 yıl içinde bir zamanda, robotlar senin işini alacak.
Mesleğinin ne olduğu fark etmez. Eğer çukur kazıyorsanız, bir robot daha iyi kazacaktır. Bir dergi yazarı iseniz, bir robot makalenizi daha iyi yazacaktır. Eğer bir doktorsanız, sizden daha iyi bir doktor olacak.
Ve CEO’lar? Kusura bakmayın, robotlar firmaları sizden daha iyi yöneteceklerdir. Sanatsal meslekler mi? Robotlar sizden daha iyi boyayacak, yazı yazacak ve heykel yapacak. Hiçbir robotun eşleşemeyeceği toplumsal becerilere sahip olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Yanılıyorsunuz, yapabilirler.
Bir açıdan, bu harika geliyor. Bırakın işleriniz robotların olsun! Sabah 6’da kendinizi yataktan kazımayın ya da saatlerinizi iş için koşturarak harcamayın. Ve bundan bir yüzyıl sonra, insanlık altın çağını yaşasın…
Peki ya yakın geleceğimiz? 20 yıl sonra ne olacak veya 30?
Robot emeğinin meyvelerini nasıl adil bir şekilde dağıtacağımızı bulana kadar, kitlesel bir işsizlik ve kitle yoksulluğu dönemi olacaktır.
Şimdiye kadar herkes kendi kendine çalışan otomobillerin 5 milyon iş kaybedilmesine neden olabileceği yönündeki tahminleri duydu. Ancak çok az insan, yapay zekâ yazılımının bir otomobil sürmek için yeterince iyi olduğunda pek çok başka şey yapmak için de yeterince iyi olacağını anladı. Milyonlarca insan işsiz kalmayacak; bu onlarca milyonu bulacak.
Robotların işimizi ortadan kaldıracağı konusunda endişelenenler için kötü haber: Yaşanan gelişmeler kitlesel işsizliğin korktuğumuzdan çok daha yakın olduğu anlamına geliyor. Aslında çoktan başlamış bile olabilir!
Başka bir deyişle, üzerinde durulması gereken ilerlemeler, robotiktekiler değil yapay zekâdakilerdir. Henüz yapay zekâ, insanlığın seviyesinde olmasa da son 10 yıldaki ilerleme bir hayli çarpıcı…
Uzun yıllar boyunca hiçbir büyük gelişme olmamışken, robotlar birdenbire en iyi satranç ustasından daha iyi satranç oynayabilir hale geldi. Ses tanıma sisteminde ağır ilerleme kaydedilen yıllardan sonra Google, bu yılın başlarında, sözcük hata oranını 10 ayda %8,5’ten 4,9’a düşürdüğünü açıkladı.
Bir yapay zekâ devriminin eşiğinde olduğumuz düşüncesinde yalnız değilim. Yazılım endüstrisinde çalışan birçok kişi – Bill Gates ve Elon Musk gibi insanlar – yıllardır alarm veriyorlar. Ancak endişeleri politikacılar tarafından görmezden geliniyor ve yakın zamana kadar da teknoloji veya ekonomi yazarları tarafından alay ediliyordu.
Bu yüzden yapay zekâ konusunda en sık rastlanan şüphelere bir göz atalım:
#1: Gerçek yapay zekâyı bulamayacağız, çünkü programlama gücü sonsuza kadar iki katına çıkmayacak. Fizik sınırlarına çok geçmeden ulaşacağız.
Makine gücü, insan beyninin çalışma şekline benzer şekilde gittikçe güçlendirilmektedir. Beyniniz tek bir süper güçlü bilgisayar değildir. Zekâ ve bilinç oluşturmak için yaklaşık 100 milyar nöron aynı anda paralel olarak çalışır.
Artık modern bilgisayarlar bir sürü mikroişlemciyi bağlayabiliyor. 2017 yılı itibarıyla, dünyanın en hızlı bilgisayarı her biri 260 çekirdeğe sahip yaklaşık 40.000 işlemci kullanmakta ve paralel olarak çalışan 10 milyondan fazla işlemci çekirdeğe sahip. Bu çekirdeklerin her biri masaüstünüzdeki Intel işlemciye göre daha az güce sahip ancak makine genelinde insan beyni ile aynı güçte.
Başka bir deyişle “Moore Yasası” yavaşlasa ya da dursa bile, bir araya getirilen her şeyin toplam gücü daha uzun yıllar artmaya devam edecektir.
#2: Programlama gücü iki katına çıkmaya devam ederse etsin; bu, onlarca yıldır böyle. Siz tam kapasiteli yapay zekâ üzerine asla gerçekleşmeyecek tahminler yürütmeye devam edebilirsiniz.
Nihayet insan beyninin kabaca işlem gücüne sahip olan bilgisayarlar inşa ettik – 100 milyon Dolar’dan fazla bir maliyetle… Ancak başka bir 10 yıl içinde, bu seviyedeki güç muhtemelen 1 milyon Dolar’dan aza mâl olacak ve binlerce ekip aslında insana rakip olan bir platformda yapay zekâ yazılımını test edecek.
#3: Tamam, belki tam kapasiteli yapay zekâya ulaşacağız. Ancak bu sadece robotların akıllı davranacakları anlamına geliyor, gerçekten akıllı olmayacaklardır.
İstihdam söz konusu olduğunda, akıllı bir bilgisayarın ruhu var mı; sevgi, acı ve sadakat hissedebiliyor mu, umurumuzda olmayacak. Yapabileceğimiz her şeyi yapabilecek kadar iyi bir insan gibi davranabilir mi, yalnızca o önemli olacaktır.
#4: İyi ama otomasyon dalgaları (buhar makineleri, elektrik, bilgisayarlar) her zaman kitlesel işsizliğin öngörülerine yol açar. Bunun yerine bizi daha verimli hale getiriyorlar. Yapay zekâ devrimi de farklı olmayacak.
Bu popüler bir argümandır ancak yanlıştır. Sanayi Devrimi’nin tamamı mekanik güce dayanıyordu: Trenler atlardan daha güçlü ve mekanik güç insan kasından daha etkiliydi. Sonunda gerçekleştiğinde ise yeni makineleri kullanacak ve eğitecek insan gücüne ihtiyaç vardı.
Robotlar; kendilerini üretecek, programlayacak, onaracak ve yönetecek…
Yapay Zekâ Devrimi, Sanayi Devrimi gibi olmayacak. Robotlar insanlar kadar akıllı ve yetenekli hale geldiğinde, insanların yapacak hiçbir şeyi kalmayacak, çünkü makineler insanlardan daha güçlü ve akıllı olacak.
İşinizin adı ne olursa olsun, robotlar bunu yapabilecek.
Aslında daha da kötüsü; işlerimizi yapmanın yanı sıra, akıllı robotlar insanlardan daha ucuz, daha hızlı ve daha güvenilir olacak.
Star Trek geleceğine giden yolda olduğumuz halde, nihayet oraya ulaşmadan önce zenginler zenginleşecek – çünkü robotlara sahipler – ve geri kalanımız fakirleşecek, çünkü işsiz kalacağız. Bununla ilgili ne yapacağımızın çaresini bulamadıkça, önümüzdeki birkaç on yıl boyunca işçilerin sefaleti Sanayi Devrimi’nin yarattığı etkiden daha çok artacak.
Hangi İşler Tehlikede?
Bu yüzden öncelikle hangi işlerin tehlikede olduğunu konuşalım. Ekonomistler genellikle istihdamı bilişsel işlevlere karşı fiziksel işlere, rutin işlere karşı ise rutin olmayanlara ayırır. Bu, bize dört temel iş kategorisi veriyor:
Rutin fiziksel: Hendek kazma, kamyonet sürme
Rutin bilişsel: Borçlar hesabı memuru, telefonla satış
Rutin olmayan fiziksel: Yapılması az zaman alan yemekler, ev sağlık hizmeti
Rutin olmayan bilişsel: Öğretmen, doktor, CEO
Rutin görevler öncelikli tehlikede. Her şey için yapay zekâya ihtiyacımız yok. Makine öğrenimi konusundaki araştırmacılar; çevirmenlerin, ticari sürücülerin, perakende satışların ve benzeri işlerin 2020’lerde tamamen otomatik olabileceğini tahmin ediyor.
Rutin olmayan işlerse sırada: Cerrahlar, romancılar, inşaat işçileri, polis memurları vb… Bu işler 2040’lı yıllarda tamamen otomatik hale getirilebilir.
2060 yılına gelindiğinde, yapay zekâ insanın şu anda yaptığı herhangi bir görevi yapabilecek durumda olacaktır. Bu, tam anlamıyla gezegendeki her insanın o zamana kadar işsiz kalacağı anlamına gelmiyor- aslında, araştırmacılar bunun gerçekleşmesi için bir yüzyıl daha geçmesi gerektiğini öngörmekte – ancak bu iyi bir teselli değil.
Örneğin; Amerika, yapay zekâ araştırmalarını bir şekilde durdursa bile, sadece Çinlilerin veya Fransızların veya Brezilyalıların önce geliştireceği anlamına gelir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de aynı görüşte: “Yapay zekâ geleceğimiz, yalnızca Rusya için değil tüm insanlık için… Bu alanın lideri kim olursa, dünyanın yöneticisi olur.”
Peki kime yarayacak? Cevap açık: robotların çoğunu kontrol edecek olan sermaye sahipleri. Kimi acı çekecek? Bu da apaçık ortada: şu anda para karşılığı çalışan geri kalanımız. İş yok demek para da yok demek.
Kapitalistler, ürünlerini satacak birileri varsa para kazanabilirler. Yani ürünlerini alabilecek paraya sahip işçi sınıfına da ihtiyaçları var.
Öyle ya da böyle, “çalışmanın” ne olduğunu ya da “varlığın, servetin” ne anlama geldiğini yeniden tanımlamamız gerekecek. Olabilecek ihtimallerden bazıları da herkesin belirli bir düzeyde devletten gelir sağlayabileceği “evrensel temel gelir” ya da robotların insan çalışanları gibi gelir vergisi ve bordro vergisi ödeyeceği “robot vergisi”.
Özetle; insan ırkının şu anda karşılaştığı en önemli iki sorun, yenilenebilir enerjinin nasıl yaygınlaştırılacağı ve robotların gelmesiyle artacak işsizliğin nasıl çözüleceğidir. Yenilenebilir enerji, insanların yarısı hala buna gerçekten ihtiyacımız olduğunu inkâr etse bile, çok fazla ilgi görüyor. Robotlar ve oluşacak işsizlik sorununa da aynı dikkati göstermeye başlamanın zamanı geldi.
Kaynak:Mother Jones