Beyin Kaçağı…

beyin-kacagi
Kariyer

Beyin Kaçağı…

Prof. Dr. Selçuk R. Şirin, Hürriyet’te yayımlanan “Beyin kaçağı…” başlıklı yazısında, yurtdışına giden her üç beyaz yakalıdan birinin yazılım sektöründen olduğunu vurgulayarak, “Elimizdeki yetişmiş yazılımcıları Türkiye’de tutamıyoruz” derken, şu ifadeleri kullandı:
“Bir hayalin peşinde Türkiye’yi bir uçtan diğerine arşınlıyorum bu yaz. Adına şimdilik ‘Hayaliks’ dediğim bir yolculuk bu… ‘İks’ malum matematikteki bilinmeyen X’in Türkçe okunuşu. Hayaliks de bilinmeyeni hayal etmek…
Projenin odağında kodlama ve dijital oyunlar gibi benim hiç bilmediğim bir alan var. Öyle olduğu için de bu işten anlayan dostların ayağına gidip bir şeyler kapmaya çalışıyorum. Ankara, İstanbul, İzmir’de görüşmeler yaptım. Hindistan’dan Silicon Vadisi’ne online görüşmeler gerçekleştirdim. İki ay sürecek bu arama turunun tam ortasındayken sizinle iki gözlemimi paylaşmak istiyorum. İlki bana ne kadar umut veriyorsa ikincisi de beni o kadar kaygılandırıyor. Önce güzel haber.
GLOBAL MARKALARIMIZ VAR!
Kaç sektörde global markamız var diyebiliriz bilmiyorum ancak dijital oyun sektörü bunlardan biri. Türkiye’de yazılım ve özellikle dijital oyun sektöründe oldukça donanımlı bir insan sermayesi var ve öyle olduğu için de bu alanda pek çok başarı hikâyemiz mevcut. Bu köşede hikâyesini yazdığım Gramgames, Peakgames yüzlerce milyon dolar değere ulaşmış markalar. Almanya’daki üçüncü kuşak Türklerin kurduğu Crytek’i de bu listeye koyabiliriz zira onlar da Türkiye’de faaliyetlerini arttırıyor. Biraz da bu başarı hikâyelerinin etkisiyle sadece büyük kentlerde değil, Kayseri’de, Trabzon’da, Mersin’de oyun geliştiren, Hindistan’da yazılımcı istihdam eden şirketlerimiz var. Geleceği parlak bir sektörde böylesine bir hareketlilik bana ülkem adına umut veriyor.
YAZILIMCILARI KAPTIRIYORUZ!
İkinci gözlemim ise o kadar pozitif değil. Evet oyun ve yazılım sektöründe çok iyiyiz ama bu henüz istediğimiz yerde olduğumuz anlamına gelmiyor. Türkiye dünyanın en büyük 18. oyun marketine sahip. Her sene 30 milyonu aşkın tüketici bilgisayar oyunları için neredeyse 1 milyar dolarlık harcama yapıyor. Bu paranın çok önemli bir kısmı yurtdışına gidiyor. İşin tüketim tarafı bu boyutta olunca üretim tarafında da geleceğe yönelik bir planlama yapmamız gerekiyor zira bu sektör hızla büyüyecek. İşte bu noktada benim kaygılarım artıyor çünkü günlerdir yaptığım görüşmelerde hemen herkesin ortak fikri şu: Elimizdeki yetişmiş yazılımcıları Türkiye’de tutamıyoruz!
GİDENLERİN 3’TE 1’İ
Sonuçta sadece bir gözlem olduğu için biraz araştırdım. Benzer gözlemler yazılım sektöründe oldukça yaygın. Hatta Ekşi Sözlük’te ‘Yazılımcıların Türkiye’yi terk etmesi’ başlığı altında son aylarda yazılan yüzlerce hikâye var. T24’te aynı başlıklı yazısında Barış Soydan’ın aktardığı şu rakamlar meselenin boyutlarını anlamamıza yardımcı olabilir. Yurtdışına giden beyaz yakalıların sektörel dağılımında yazılım ilk sırada. Hatta bir hesaba göre yurtdışına giden her üç beyaz yakalıdan biri yazılım sektöründe!
LOKOMOTİFSİZ VAGON
Türkiye ekonomik olarak yeni bir kalkınma hikâyesi yazacaksa bunun tek bir yolu var: Katma değeri yüksek üretim. Yazılım sektörü bu tarz ekonominin lokomotifi görevini üstleniyor. O nedenle bir taraftan eğitimin her alanında çocuklarımıza bu becerileri kazandırmanın yollarını ararken diğer taraftan da elimizdeki yetişmiş yazılımcıları tutmanın yollarını bulmalıyız. Zira şöyle basit bir denklem var ortada: Yazılım sektöründe yurtdışına giden her bir kişi beraberinde ekonomimizin geleceğini de götürüyor. Neden gidiyorlar, onları elimizde tutmak için neler yapabiliriz? Bu soruları sormanın tam zamanıdır. Lokomotifsiz vagon yerinde durmaya mahkûmdur.”
Prof. Dr. Selçuk R. Şirin’in Hürriyet’te yayımlanan yazısının tamamını okumak içintıklayın​.

 

Arşivler