​Artık dijital olarak adlandırdığımız bir dünya da yaşıyoruz. Çok geç değil yıl 1990’lar zamanında akılsız telefonlar vardı. Ben bilgisayar ile 2000’ler de tanıştım derken yıl 2005 de ADSL ülkemize giriş yaptı sonra ne mi oldu? Tabi ki meraklı bir ülkeyiz, hemen internet ile haşır neşir olduk diyebiliriz. Daha sonra bu hızlı teknoloji ile birlikte kanunlarımız da değişti. Tabii ki bir muhasebeci olarak bu kanunlardan bahsetmeden geçemeyeceğim. 14 Şubat 2011 de 27846 nolu Resmi Gazete Yeni Türk Ticaret Kanunu ile birlikte şirketlerin artık web sitesi yaptırma zorunluluğu getirildi.
Milenyum olarak adlandırdığımız 2000’ler de telefonlarımız değişti tabi ki hali ile bilgisayarlarımız bile artık şekil değiştirmeye başladı (Tablet vb.) yakın zaman da başımdan geçen canlı bir örneği paylaşmak isterim sizler ile arkadaşım bir hediye almak için girdiği bir şirketin sitesin de ürünlere bakmak istedi. Telefonu akıllık ve 4,5 G teknoloji var ancak şirketin sitesi o kadar ağır ki bir üründen diğerine geçerken ömrümüzden ömür gitti resmen. Tabii ki fazla dayanamadık ilgili sitedeki aramamıza son verdik 🙂 ve bu üzgün psikolojimiz ile başka sitelere yönelmek zorunda kaldık. Böylece potansiyel bir müşteriyi kaybetmiş oldu ilgili şirket. Ülkemiz de kanun çıkmadan maalesef bu tarz şeylere çok önem vermiyoruz. Artık bu gelişen çağda E-Ticaret daha çok önem kazanmaya başladı. Türkiye dışında bu vardı ama biz ayak uydurmak ta çok zorlanıyoruz nedeni ise maalesef bunu önemli bir maliyet olarak görmesi şirketlerin. Keşke fayda / maliyet analizi yapabilseler. Artık şirketlerin kendilerine vizyon ve misyon yüklemeleri gerekmekte umarım en kısa zaman da bunu anlamalarını umuyoruz hem çalışan olarak hem de son tüketici olarak.
Bu tip olaylar her gün yüzlerce kez tekrarlanıyor belki de… Sorun web sitesi… var ama aslında yok gibi sanki kanun zorunlu kıldığı için yapılmış gibi. Ancak sadece yasalar dayatıyor diye değil rekabetin bu kaygan zeminine ayakta kalabilmek için aslında bir mecburiyettir bu.
Günümüz de artık bırakın potansiyel müşterilerinizi şirketiniz de işe başlayacak kişiler dahi önce internetten araştırma yapıyor eğer kay da değer bir web siteniz yok ise belki potansiyel çalışanınız bile ayakları geri geri gidebilir.
Bu kadar sert eleştiriden sonra tabii ki de web sitelerin sizlere kazandıracağı güzelliklerden de bahsetmek gerek. 3 klik kuralını kulağımıza küpe yapmamız gerekir. Web sitenizi şirketinizin broşürü gibi süsleyebilirsiniz bunda bir sakınca yok. Öncelik ile kendinizi ve verdiğiniz ürün ya da hizmetleri iyi anlatmalısınız. Tasarım, kesinlik ile göz zevkine hitap etmeli ne çok renkli ne çok siyah beyaz olsun hatta sitenizin görselliği ile ilgili anket yapınız. Faydasını kesinlik ile göreceksiniz. Sosyal siteler ile kendi web sitenizi entegre etmelisiniz. İşte bu 3 klik kuralı kesinlikle önemli. Örnek vermek gerekirse telefon bankacılığın da saatlerce bekletilip istediğinize ulaşamadığınız da ne kadar sinir bozucu değil mi? Şimdi müşterinizin sitenize girip de arayıp bulamadığı ürün ya da hizmeti düşünün 🙂 Ne kadar empatik değil mi…
Ne olursa olsun ne yaparsanız yapın önce empati kurun. Kanunlarla değil vizyon ve misyonunuz ile iş yapınız. Tarlayı ekmeden mahsul elde edemezsiniz , önce emek sonra ekmek…